Eğlenceler
İnsanlar ve toplumlar belli dönemlerde neşelenmeye ve eğlenmeye ihtiyaç duyarlar. Fıtrat ve denge dini olan İslam bu ihtiyacı dikkate almış ve belli sınırlara uymak kaydıyla bu ihtiyacın karşılanmasına imkân vermiştir. İlke olarak eğlence nitelikli faaliyetler meşru ve mubahtır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) döneminde düğünlerde ve bayramlarda def çalıp şarkı söylenmesi, hurma gibi şekerlemelerin havaya atılarak kapışılması, kılıç-kalkan oyunları, at ve develerle yarış yapılması gibi çeşitli eğlenceler düzenlenmiştir. Hz. Peygamber bayram ve düğün gibi özel günlerde sevinç ve eğlenceyi teşvik etmiş, zaman zaman bu amaçla yapılan gösterileri seyretmiştir. İslam tarihi boyunca da Müslüman toplumlar kendi gelenek ve göreneklerine göre çeşitli eğlenceler düzenlemişlerdir.
Müslümanlar haram işlemeden ve haram sözler söylemeden, İslami adaba uygun şekilde eğlenebilirler. Müslüman her konuda dengeli olduğu gibi eğlence konusunda da bir denge ve ölçü içinde hareket etmelidir. Eğlence konusu, ölçünün çabuk kaçtığı bir alandır. Bir dinlenme ve rahatlama vesilesi olan eğlence, insanın hayatını boş ve verimsiz geçirmesine yol açmamalıdır. Eğlence esnasında içki, kumar ve uyuşturucu gibi haramlara bulaşılması, mahremiyetle ilgili ölçülerin göz ardı edilmesi, insanların kişilik haklarının ihlal edilmesi, İslami değerlerle dalga geçilmesi gibi hususlar ise elbette yasaklanmıştır. Bunlar İslam dininin eğlenceyle ilgili müsamaha sınırının dışında kalır.
25