Allah’ın İradesi
Mutlak irade ve kudret sahibi tek varlık Allah Teâlâ’dır. O, âlemi ve içindeki bütün varlıkları yoktan yaratmış ve kaderlerini tayin etmiştir. Allah, sonsuz ve mutlak iradesiyle, her varlığın tabi olduğu kanunları koymuş, mucize gibi olağanüstü durumlar dışında bu kanunları bozup değiştirmemiş ve meydana gelen olayları belli sebeplere bağlamıştır. Ancak Allah’ın mutlak irade ve kudreti, adalet ve hikmetine uygun olarak tecelli eder. Adalet ve hikmetinin bir gereği olarak Allah, kulların fiillerini onların kendi irade ve tercihlerine bağlamış ve eylemlerini onların tercihine bağlı olarak yaratacağı taahhüdünde bulunmuştur. Allah’ın bu şekilde kanunlar belirlemesi, bu doğrultuda hükmedip yaratması ve insana da bir özgürlük alanı tanıması Allah’ın iradesini sınırlamak değildir. Aksine bu, O’nun iradesinin kemâlini, adaletini ve hikmetini ortaya koymaktadır.
Kur’an’da Allah’ın; “insanın kalbini mühürlediği” (Bakara, 2/7), “dilediğinin kalbini İslam’a açacağı, dilediğinin kalbini daraltacağı” (Enʽâm, 6/125), “dilediğini hidayete erdireceği, dilediğini dalâlette bırakacağı” (Raʽd, 13/27; Fâtır, 35/8) ve “Allah dilemedikçe kulun dileyemeyeceği” (Tekvîr, 81/29) şeklindeki ifadelerin kaderciliğe gerekçe olarak gösterilmesi doğru değildir. İlahi iradenin ve kudretin sınırsızlığını ve onun iradesinin diğer bütün irade ve kudretlerin üzerinde olduğunu ifade eden bu ayetleri Kur’an bütünlüğü çerçevesinde ve Allah-insan ilişkisini insan sorumluluğu temelinde ele alan bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekir. Elbette Allah dilerse hiçbir irade ve kudret vermeden dilediğini hidayete, dilediğini dalâlete iletirdi. Ancak insana irade ve özgürlük vermesi bunu dilemediğini göstermektedir.
Âlimlerimiz bu noktada ilahi iradeyi ikiye ayırmışlardır. Âlemin yaratılışı ve işleyişine tahsis edilen irade, tekvînî irade olarak adlandırılmıştır. Bu irade mutlaktır ve bunun kapsamına giren varlık ve nesneler zorunlu olarak buna uygun meydana gelirler. İmtihan sürecindeki insana yönelen ilahi irade ise teşriî irade olarak adlandırılmıştır. İlahi iradenin bu yönü, insana iyi ve güzel şeylerin teklifi, kötü şeylerin yasaklanmasından ibarettir. Allah’ın insanlardan kendisine kulluk etmelerini istemesi gibi bu irade kapsamına giren emir ve yasaklarda bir zorunluluk söz konusu değildir. İnsan iradesiyle bunları yapmak veya yapmamakta özgürdür.
8