Cömertlik Erdemine Kavuşmak
Cömertlik, peygamberlerin ahlâkından ve ebedi kurtuluş yollarından biridir. Cömertlik erdemi kâmil bir imana sahip olmakla kazanılır. Kur’an-ı Kerim’de bu hususa şöyle işaret edilir: “Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler.” (Haşr, 59/9) Bu ayetin iniş sebebi ile ilgili olarak şu hadise anlatılır: Ashaptan birisi Peygamberimize gelip aç kaldığını söyler. Peygamberimiz de hanımlarına haber gönderir. Ancak evde yiyecek bir şey bulunmadığı haberini alır. Ashabına dönerek, “Bu gece onu misafir edecek kimse yok mu?” diye sorar. Ensardan biri o kişiyi misafir edebileceğini söyler. Evine götürür, hanımına, “Bu, Allah’ın Resûlü’nün misafiridir, elinden gelen ikramı esirgeme.” der. Hanımı ise evde çocukların yiyeceğinden başka bir şey olmadığını söyler. Kocası ona: “Çocuklar akşam yemek istedikleri zaman onları uyut, yemeği getir ve kandili söndür.” der. Kadın, kocasının dediklerini yapar, karanlıkta kendileri de yemek yiyor gibi görünseler de misafirlerini doyuran aile o geceyi aç geçirir. Ertesi gün Peygamberimiz bu aileyi överek, “Bu gece yaptığınızdan Allah hoşnut oldu.” buyurur. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 10) Başta zekât olmak üzere, Allah yolunda yapılan tüm yardımlar insanın böylesi bir maneviyata kavuşmasına vesile olur.
Zekât sayesinde paylaşmanın ve malını Allah yolunda vermenin tadını alan mümin, malın esiri olmaktan kurtularak cömertlik erdemini kuşanır. Sadece zekât vermekle yetinmeyip imkânı ölçüsünde devamlı infak etmeye gayret eder.
46