Dua Manevi Kalkandır
Dua mümine güç, kuvvet, dayanma ve başarma azmi verir. Yalnız olmadığını, kendisini duyan ve gözeten Rabbini hatırlatır. Dua; kulun ümididir. Rabbine bağlılığının en güzel ifadesidir. Dua, sıkıntı, bela ve olumsuzluklardan kurtuluş, ebedî bir huzurdur. Dua, âciz ve sınırlı olan kulun sonsuz kudret sahibi Allah ile kurduğu bağdır, manevi bir köprüdür. Kul dua ile rahmet kapılarını çalar. İnsan Rabbini anarak ve dua ile huzura ve saadete kavuşur. Nitekim Rabbimiz “Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” buyurur. (Ra’d, 13/28)
Mümin, dua ile Rabbini yüceltir, O’na duyduğu derin saygıyı itiraf eder. O’nun yegâne yaratan ve her şeyi işiten olduğunu ortaya koyar. Allah’a karşı kulluğunu kabul eder, Rabbinden rahmetini diler. Dua eden kimse, Allah’ı anar, O’nun sevgisini kazanır. Yalvararak ve gizlice, korkarak ve umarak O’ndan yardım ister. (A’râf, 7/55, 56)
Sevgili Peygamberimiz ümmetini her zaman dua konusunda teşvik etmiştir. “Ey Allah’ın kulları! Size dua etmenizi tavsiye ederim.” (Tirmizî, Deavât, 102), “Biriniz dua ettiği zaman istediğini çokça istesin. Çünkü Allah’a hiçbir şey büyük ve çok gelmez.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 896) “Allah’ın fazlından isteyin, çünkü Allah kendisinden bir şey istenmesini sever.” “Dua, ibadetin özüdür.” (Tirmizi, Deavât, 1) “Allah katında duadan daha şerefli bir şey yoktur.” (Tirmizi, Deavât, 1) hadisleri bunlardan sadece bir kısmıdır.
Duayı terk etmek ise isyan ve günah olarak tanımlanmıştır. (el-Heysemî, Ed’ıye, 2, No: 17194) Çünkü dua etmeyen insan; hem Allah ve Peygamber’in “dua edin” emrine uymamış hem de büyüklenmiş ve kendisini müstağnî görmüştür. Bu durum, “kulluk” ile bağdaşmaz ve Allah’ın gazabına neden olur. “Dua, müminin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.” (Hâkim, Deavât, No: 1812) anlamındaki hadis, duanın mümini birtakım sıkıntı, kaza ve belalardan koruyacak olan manevi bir kalkan olduğunu ifade eder. İnsan dua ederek Allah’tan kendisini kazalardan, belalardan, afetlerden, her türlü olumsuzluktan ve kötülüklerden korumasını ister. Kul, gereğine uygun, içten, samimiyetle ve ihlasla dua ederse, Allah onu korur. Bu suretle dua, müminin koruyucu bir silahı olur. Rabbimiz, Kur’an’ın hemen başında, ilk suresi olan Fatiha’ da; “Bizi sırat-ı müstakime, dosdoğru yola ilet.” (Fâtiha, 1/6) buyurarak bizlere hem duayı emreder hem de nasıl ve neyi isteyeceğimizi öğretir.
Allah’ı anmak; O’na sığınmak, af dilemek, dua etmek, Allah’ın rızasına ulaştırır. Kulu Allah’a yakınlaştırır. Allah dua edene karşılık verir. Allah’ı anan kimseyi Allah da anar. Duanın fayda verdiğine inanmak kişiyi huzurlu kılar. Gerek ihtiyaçlar ve hatalar yüzünden Allah’a el açmak, gerekse nimetleri sebebiyle O’nu hatırlamak kişide psikolojik bakımdan bir rahatlık, huzur ve mutluluk doğurur. Ahlaki arınmaya ve yücelmeye, kişiliğin tekâmülüne neden olur. Dua ve ibadetle meydana gelen yakınlaşma Allah’ın sevgisine, bu sevgi de kulda duyarlı bir vicdan ve sağduyunun doğmasına sebeptir. Nitekim Hz. Peygamber, “Allah’ım! Hatalarımı kar ve dolu suyu ile temizle; beyaz elbiseyi kirden arındırdığın gibi kalbimi günahlardan arındır.” buyurmuştur. (Buhârî, De’avât, 38, 43-45) Böylece o, duanın işlenen hata ve günahların insan vicdanındaki izlerini gideren ve ruhi arınmaya vesile olan etkisini vurgulamıştır. Dua korunmadır; sıkıntı ve belayı defetmek ve Allah’ın rahmetine ulaşmak için bir sebeptir. Elinden gelen her şeyi yapan ve çaresiz kalan kişinin Allah’a olan samimi yönelişi bazen ona mucizevi bir şifa ve kurtuluş sağlar. Nitekim çaresiz kalmış bazı hastalarda duanın iyileştirici etkisine tanık olunmuştur. Bu süreçte hem kendisinin hem de başkalarının onun adına dua etmesi hastalığının iyileşmesinde etkili olur. Sonsuz şifa kaynağı, Şâfi olan Allah’a dua etmek bir tedavi/terapi etkisi meydana getirir. Kişinin başına gelen sıkıntılı durumlarda hem sabır ve dayanma göstermesi hem de namaz ve dua ile Allah’tan yardım dilemesi istenir. Çünkü zikir ve dua insana güç ve moral verir. Allah’ı ananları melekler kuşatır, üzerlerini rahmet ve sekînet kaplar. Dua, zikir, tesbih gibi fiiller, günahların affına, sıkıntılardan kurtuluşa vesiledir.
7