Esmâ-i Hüsnâ/En Güzel İsimler

“Allah”, evreni yaratan ve onu idare eden en yüce varlığın özel ismidir. Bu isim, O’ndan başka herhangi bir varlığa ad olarak verilmez. O, ibadete layık gerçek varlık ve tek yaratıcıdır.
Âlimler, ayrıca ayet ve hadislerde Cenab-ı Hakk’tan bahseden yüzlerce isim tespit etmişlerdir. Ancak daha ziyade şu hadisin devamında geçen 99 isim meşhur olmuştur. “Allah Teâlâ’nın doksan dokuz ismi vardır. Bunları sayan kimse cennete girecektir…” (Tirmizî, Daavât, 82; Buhârî, Daavât, 69) (Bu isimlerin listesi manalarıyla birlikte kitabın sonundadır.)
Bu hadis, müminlere önemli bir müjde vermektedir. bu müjdeye layık olabilmek için, sadece bu isimleri ezberlemek yeterli değildir. Ezberledikten sonra onların anlamlarını öğrenmek, bu anlamları gönüllerimize sindirmek, hayatımızı da bunların aydınlığında sürdürmek gerekir. İlahî sevgiyi kalbimize yerleştirmenin, ibadetin, zikrin neşe ve güzelliğini tatmanın, kullukta derinleşmenin yolu, bu isimler üzerinde tefekkür etmekten, bunların varlıkla, hayatla olan ilişkisi üzerinde düşünmekten geçer. 
Esmâ-i hüsnâ yani en güzel isimler olarak anılan  99 ismin bir kısmı, sabah namazlarından sonra okunan Haşr suresinin son ayetlerinde geçmektedir. Hem zikirlerde hem de dualarda bunların tekrarlanması faziletlidir. Çünkü bu, ibadetlere ayrı bir anlam ve derinlik kazandırır. Nitekim Hz. Peygamber dualarında yerine göre bu isimleri tekrarlardı. 
Rabbimiz, bunlarla kendisine dua edebileceğimizi bizlere şöyle bildirmiştir: “De ki ister Allah deyin, ister Rahmân deyin. Han-gisini derseniz olur. Çünkü en güzel isimler O’nundur.” (İsrâ, 17/110)
Bir ayette belirtildiği üzere, Rabbimizin rahmeti, merhameti her şeyi kuşatmıştır. (A’râf, 7/156) O’nun diğer bütün isimleri incelendiğinde şu görülecektir: Bunların büyük bir kısmı, Allah Teâlâ’nın kullarına olan şefkat, merhamet, muhabbet ve bağışlayıcılığını anlatmaktadır. Az bir kısmı da, O’nun gazabından ve öfkesinden bahsetmektedir. Bu durum, aslında İslam’ın temel bir karakterini ortaya koymaktadır. O da, merhamete, esenliğe, affediciliğe ve barışa dayalı bir din olmasıdır.

13