Hac Kardeşlikte Buluşmadır

Haccın hikmetlerinden biri de dünyanın farklı coğrafyalarından Müslümanların bir araya gelip buluşmalarıdır. Dilleri, renkleri, ırkları farklı farklı olsa da aynı niyet ve gaye ile Kâbe’ye yönelen müminler İslam kardeşliğinin manevi atmosferiyle kuşatılmaktadırlar. İnsanların derisinin rengine göre ayrıldığı; makam, unvan ve statüsüne göre değer gördüğü bir dünyada hac bütün bu farklılıkları ortadan kaldırır. Her biri “ihram” adı verilen oldukça sade ve basit kıyafetler giyen hacılar, takvadan yani Allah’a gereği gibi itaat edip, sakınmaktan başka bir üstünlük olmadığı gerçeğiyle yüzleşirler.
İslam ümmetinin bir ferdi olmakla mümin, ne kadar geniş bir ailenin mensubu olduğunu hacda somut olarak görür. Din kardeşi olmanın dünyadaki her türlü yakınlık ve ilişki biçiminden daha değerli ve anlamlı olduğunu yaşayarak öğrenir. Böylece haccın her adımında “Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurât, 49/10) ayeti yeniden can bulur ve mümin gönüllere can verir.
Her bir mümin Resûlullah Efendimizin benzetmesiyle bir binanın tuğlaları misali (Buhârî, Edeb, 36) tavafta ve sa’yda yan yana, namazda omuz omuza olmanın hazzını hissetmelidir. Lisanların farklılığı konuşup anlaşmaya engel olsa da gönül diliyle konuşmanın, sevgi diliyle anlaşmanın huzurunu yaşamalıdır. Yorucu ibadetler süresince yaşlı, hasta, zayıf müminlere öncelik tanımaya ve yardımcı olmaya, ihtiyaç sahibi olanlarla nimetlerini paylaşmaya özen göstermeli, gerektiğinde kardeşlerini kendi nefsine tercih etmelidir. 

10