Helal-Haram Konularında Hassasiyet Göstermenin Önemi
İnsanoğlu dünya hayatında başıboş bırakılmamıştır. (Kıyâmet, 75/36) Kimin “iman ettik” sözünde samimi, kimin ise yalancı olduğunun ortaya çıkması için insan bir imtihan sürecinden geçirilmektedir ve kendisine hesap sorulacaktır. (Ankebût, 29/2-3) Bu çerçevede Allah’ın koyduğu helal-haram sınırına uymak iyi bir mümin olmanın temel şartlarındandır. Özellikle büyük günahlardan (haramlardan) sakınmak Kur’an-ı Kerim’de müminlerin temel özelliklerinden birisi olarak zikredilmektedir. (Şûrâ, 42/37; Necm, 53/32)
Helal dairesinde yaşanan onurlu bir hayatın sonu cennettir. Allah’a ve elçisine karşı çıkarak haramlarla sürdürülen bir hayatın sonu ise cehennemdir. (Nisâ, 4/14; Beyyine, 98/6-8) Allah Teâlâ kendisinin belirlediği sınırlara uymamız için bizleri şöyle uyarmaktadır: “Ey insanlar! Yeryüzündeki temiz ve helal nimetlerden faydalanın. Ama sakın (haramlara dalarak) şeytanın izinden gitmeyin. Zira şeytan sizin için amansız bir düşmandır.” (Bakara, 2/168)
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ise işlenen haram ve günahların müminin kalbine etkisini şu örnekle anlatmıştır: “Mümin bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer o günahı terk edip Allah’tan bağışlanma dilerse, kalbi eski parlaklığına kavuşur. Günah işlemeye devam ederse, siyah noktalar gittikçe çoğalır ve kalbini büsbütün kaplar.” (İbn Mâce, Zühd, 29) Haramlardan sakınmayan kişinin kalbi zamanla kararır, manevi kirlerle kaplanır ve kötülükleri fark etme özelliğini kaybeder. Kararmamış bir vicdana sahip olan Müslüman ise doğruyu yanlıştan iyiyi kötüden kolayca ayırt edebilir.
Helal dairede yaşanan bir hayat aynı zamanda ibadet, hayır-hasenat ve duaların kabul edilmesine de bir vesiledir. Resûl-i Ekrem (s.a.s.) Allah Teâlâ’nın temiz olduğunu ve temiz olmayan hiçbir şeyi kabul etmeyeceğini bizlere bildirmiştir. Buna göre, haram yoldan kazanılmış bir servetin tamamı Allah yolunda da harcansa bunun Allah katında bir değeri yoktur. Yine Hz. Peygamber (s.a.s.) midesinde haram lokma bulunan ve haram (parayla alınmış) kıyafetler giyen bir kişinin de duasının Cenâb-ı Hak tarafından kabul edilmeyeceğini bizlere haber vermiştir. (Müslim, Zekât, 65)
4