Helal Kazanç
Haram kazançtan zekât verilmez. Böyle bir servete sahip olanların servetlerinin tamamını hak sahiplerine dağıtmaları gerekir.
Kur’an-ı Kerim’de başta peygamberler olmak üzere tüm müminlere helal yoldan kazanmaları ve helal olan nimetlerden yemeleri emredilmiş, Allah’a kulluğun temiz gıdalardan beslenmekle yapılabileceği vurgulanmıştır: “Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz. Şüphesiz ben, sizin yaptığınız şeyleri tamamen bilirim.” (Mü’minûn, 23/5; “Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızkın iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.” (Bakara, 2/172) Hz. Peygamber de bu ayetleri zikrettikten sonra helal kazancın ve helal gıdanın ibadetlerin kabulünde önemli etkisi olduğuna şöyle dikkat çekmiştir: “Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar. Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak: Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! diye dua eder. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır. Haramla beslenmiştir. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir!” (Müslim, Zekât, 65) Yine o, “Allah, ganimetten haksız yere alınan (haram) bir maldan verilen sadaka ile abdestsiz kılınan namazı kabul etmez.” (Ebû Dâvûd, Tahâret,31) diyerek zekât ve sadakaların ancak helal ve temiz mallardan kabul edileceğini bildirmiştir. Namaz için abdest ile temizlik nasıl gerekliyse, zekât için de malın helalinden kazanılmış olması gereklidir.
21