Hz. Âdem ve Havva’nın İmtihanı ve Yeryüzüne İndirilmeleri
Cenâb-ı Hak Hz. Âdem ve eşi Havva’ya yerleştikleri cennette, her istediklerini yapma imkânı verdi. Ancak bir ağaç vardı ki ona yaklaşmalarını yasakladı. İnsan olmanın, meleklerden farklı bir iradeye sahip olmanın sırrı da bu yasakta gizliydi. O ağaç, Hz. Âdem ve Havva’nın Allah’a olan itaatlerinin, bilgi ve iradelerinin sınanması anlamına geldiği gibi Yaratıcı’ya duyulan teslimiyet ve bağlılığın sınanması da demekti.
Hz. Âdem ve Havva cennetteyken İblis de onları kandırmanın hesaplarını yapıyordu. İlahi huzurdan kovulmasına sebep olan Hz. Âdem’i yoldan çıkararak ondan öç alacak ve böylelikle onu gözden düşürecekti. Hz. Âdem’e en zayıf tarafından yaklaştı zira biliyordu ki ebedî olarak yaşama arzusu her yaratılmışın emeliydi. Onlara şöyle fısıldadı: “Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacının ve son bulmayacak bir hükümranlığın yolunu göstereyim mi?” (Tâhâ, 20/120) İblis, Yüce Yaratıcı’nın onların melek olarak ebedî yaşamlarını istemediği için bu ağacı yasakladığına ve kendilerine dost olduğuna dair yeminler etti. Neticede cennette sonsuz yaşama vaadi Hz. Âdem ve Havva’ya cazip geldi ve gerisini düşünmeden İblis’in tuzağına düşüverdiler. (Â’râf, 7/20-22)
Büyük düşmanları iblisin sözlerine inanan Hz. Âdem ve Havva yasak ağacın meyvesinden yeme gafletinde bulundular. Bunun Allah Teâlâ’nın emrine karşı gelmek olduğunu ve kendilerinin cennetten sürülmelerine sebep olacağını düşünemediler. Şeytanın sözleri tatlı, vaatleri akıl çeldiriciydi ve bir anlık dalgınlık ve heves neticesinde istediğini elde etti. Belki sonsuza dek kalacak, zahmetsiz yaşayacaklardı cennet yurdunda. Ancak kendilerine imtihan yolu açılmıştı. Böylelikle âdemoğullarının hayır ve şerden hangisini seçeceklerini, şeytanla nasıl mücadele edeceklerini herkes görecekti. İsyanı ve pervasızlığı ile şeytan, insan üzerinde ne kadar hüküm sürebilecekti? İnsan sahip olduğu akıl ve iradeyle sorumluluğunu layıkıyla taşıyabilecek miydi? Elbette bunların cevabını Hz. Âdem ve onun soyundan gelecek olan insanlar verecekti.
10