Hz. Muhammed Peygamberlerin Sonuncusudur

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah bize Hz. Muhammed’i (s.a.s.) şöyle tanıtır: “...(Muhammed) Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur…”  (Ahzâb, 33/40) Hz. Muhammed, ilk insan ve aynı zamanda ilk peygamber olan Hz. Âdem’le başlayan peygamberler zincirinin son halkasıdır. Rabbimiz, dünya hayatında sınava tabi tuttuğu kullarına kendisini tanımaları, yaratılışlarına uygun olan dosdoğru ve huzurlu yolu bulabilmeleri için rehberlik etmiş, aralarından seçtiği peygamberlerle vahyini iletmiştir. Böylece inanç, ibadet, ahlak ve yaşantıya dair emir ve yasaklarını açıklamış, bu esaslara göre yaşayanların dünya ve ahirette huzura ereceğini, aksi yolda gidenlerinse kaybedenlerden olacağını bildirmiştir. İlahi vahyin zaman içerisinde insanlar tarafından unutulması veya değişikliğe uğraması sonucu özünü kaybettiği, aslından saptırıldığı durumlarda vahyini yenilemiş ve yeni bir peygamber göndermiştir. “Bugün sizin için dininizi tamama erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim.” (Mâide, 5/3) sözleriyle İslam’ın son din olduğunu belirtmiştir. Bu dinin peygamberi de son peygamber Hz. Muhammed’dir.
Pratikte farklı uygulamalar içerse de ilahi kaynaklı bütün dinler, özünde aynı inanç esaslarına bağlanmayı öngörmüştür. İlk insan Hz. Âdem’den itibaren birbiri ardınca gelen bütün peygamberler temelde aynı inancı yani tevhidi ve aynı evrensel ilkeleri açıklamışlardır. Bu bakımdan gelen her bir peygamber kendisinden öncekiler ve sonrakilerle uyum hâlindedir. Kendisinden önce gelen peygamberler Hz. Muhammed’in (s.a.s.) geleceğini müjdelemiş, Kur’an’dan önceki kutsal kitaplarda yani Tevrat ve İncil’de bu bilgiye yer verilmiştir. (A’râf, 7/157; Saff, 61/6) Hz. Muhammed de kendisinden önceki elçilerin mesajlarını doğrulamış, onların bozulmamış hâlleriyle hak ve gerçek olduğunu bildirmiştir. (Bakara, 2/97, 136) Onun getirdiği din, tahrif edilen inanç esaslarını aslına uygun, yeniden, güçlü bir vurguyla ortaya koyarken değişen şartlara paralel olarak insanların ihtiyaçlarını karşılayacak yeni hükümler de getirmiştir. Böylece vahiy süreci tamamlanmış, ilahi mesaj İslam dininde en mükemmel hâlini bulmuştur. Peygamber Efendimiz, kendisinin vahiy geleneğindeki rolünü bizlere şu örnekle anlatır: “Benim ve benden önceki peygamberlerin durumu, bir ev inşa eden kimseye benzer. O kimse evi güzelce yapıp mükemmel hâle getirmiş fakat bir köşede sadece bir tuğla yeri boş kalmıştır. İnsanlar bu evi dolaşırlar, ona hayran olurlar ve derler ki: ‘Keşke şu tuğla da yerine koyulmuş olsaydı.’ İşte ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum.” (Buhârî, Menâkıb, 18; Müslim, Fezâil, 23) 
Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed (s.a.s.) bütün insanlığa gönderilmiştir. (Sebe, 34/28) Onun getirdiği İslam dini kıyamete kadar geçerli olan evrensel bir dindir, artık bundan başka bir din gönderilmeyecektir. (Âl-i İmrân, 3/19) Hz. Muhammed’e (s.a.s.) verilen Kur’an-ı Kerim de hükümleri kıyamete dek geçerli olan son ilahi kitaptır. Önceki kutsal kitapların orijinal hâllerini tasdik eden bu kitabın onlar gibi tahrif edilmesi mümkün değildir. Çünkü o, her türlü değişime ve bozulmaya karşı Rabbimiz tarafından koruma altına alınmıştır: “Şüphesiz o Kur’an’ı biz indirdik. Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr, 15/9)

6