İnsan Sınırlı Bir Özgürlüğe Sahiptir

İnsanın iradesi ve özgürlüğü mutlak ve sınırsız değildir. Daha önce belirttiğimiz gibi onun yaratılışı, biyolojik yapısı, ailesi, cinsiyeti, ırkı vb. birçok şey önceden Allah tarafından belirlenmiştir. İnsanın bunlara müdahale etme veya bunları değiştirme imkânı yoktur. Bunun yanı sıra insanı çevreleyen sosyo-ekonomik şartlar ve dünyaya geldiğinde kendisini fiilen içinde bulduğu durum ve olaylar da kader kapsamındadır. Ancak sosyo-ekonomik şartlar Allah tarafından belirlenmiş olmakla birlikte, bu durumun değiştirilemeyeceği anlamına gelmez. Örneğin fakir bir ailede doğan biri, çok çalışarak bu durumu değiştirebileceği gibi zengin bir ailede doğan biri de ailesinin servetini batırıp fakir bir hayat yaşamaya mahkûm olabilir. Dünyada her iki durumun da örnekleri çoktur. 
İnsanın özgürlüğü Allah’ın takdir ettiği ilahi, dinî ve kozmolojik kurallar/kanunlarla sınırlanmıştır. İnsanın iradesi bu genel kanunların dışına çıkamaz, bunlara bağlı olarak işlemek durumundadır. Örneğin dağdan aşağı doğru inen bir insan, iradesi ve kudreti olduğu hâlde arazinin eğiminden dolayı kendini tutamaz ve iradesi dışında hızlı adımlarla aşağı doğru iner. Dolayısıyla insanın iradesini kullanma biçimlerinin sınırlı olduğu söylenebilir. İnsanın bulaşıcı bir hastalıktan korunmak istemesi durumunda da aynı şey geçerlidir.  Allah bulaşıcı hastalıkların yayılması ile ilgili kanunları tayin etmiş ve karantina şartlarına uymayan insanlara bu hastalığın bulaşacağını, gerekli tedbirleri alıp hastalarla temasa geçmeyenlerin ise hastalığa yakalanmayacağını takdir etmiştir. İnsanın Allah tarafından önceden belirlenmiş bu kanun ve kuralların dışına çıkması mümkün değildir. Ancak bu kanunları keşfetmek suretiyle gerekli tedbir ve tedavi yöntemleri geliştirmesi ve iradesini kullanarak bu hastalıktan korunması mümkündür. 
Bunun dışında insana irade kapsamında ortaya koyabileceği tüm eylemlerinde tercihte bulunma özgürlüğü verilmiştir. Örneğin kişinin kiminle evleneceği, kulun tercihlerinden bağımsız olarak Allah tarafından belirlenmez. İnsan bazen bu tercihi yaparken çevresindekilerin yönlendirmesi ve etkisinde kalabilir. Ancak nihai karar evlenecek kişilere aittir. Evlenen bir çiftin daha sonra boşanabilmesi de bunun irade kapsamında olduğunu göstermektedir. Bu noktada bir şeyin kader mi yoksa insanın kendi tercihi mi olduğu, başına “eski” ve “yeni” ibareleri konularak tespit edilebilir. Örneğin “eski annem”, “yeni babam”, “eski ırkım” ibarelerini kullanamayız. Ancak “eski eşim”, “yeni işim” ya da “eski mahallem” tabirini kullanabiliyoruz. Bu durum neyin takdir neyin tercih olduğunu ortaya koymaktadır. 

12