İnsanın Kaderi
Allah, evrenin düzenini ve ondaki kanunları önceden takdir etmiş ve bunda bir değişiklik olmayacağını belirtmiştir. (Aʽlâ, 87/2-3; Kamer, 54/49; Furkân, 25/2) Âlemdeki tüm varlıklar Allah’ın buyruklarına boyun eğmek ve takdir ettiği kadere teslim olmak durumundadır. İnsan da kâinatın bir parçası olduğu için bu kanunlara tabidir. Ancak Allah, insana irade vermek suretiyle onu kısmen bu çerçevenin dışına çıkarmıştır. İnsan iradesini kullanarak Allah’ın buyruklarına uymak ve uymamak arasında tercih yapma özgürlüğüne sahiptir. Bu anlamda insanın kaderi, çeşitli seçenekler arasında tercih yapma imkânı olan irade sahibi bir varlık olarak yaratılmış olmasıdır. Başka bir deyişle insan için kader, Allah’ın onu belli imkânlar, şartlar ve sebepler düzeni içinde yaratmasıdır. Kazâ ise bu imkânlar, şartlar ve sebepler doğrultusunda eylemde bulunması, yani kaderin gerçekleşmesidir.
Bunun dışında, insanın iradesini aşan şeyler de onun kaderidir. Allah’ın onu yarattığı biyolojik, fizyolojik ve psikolojik yapı ile doğduğu ülke, şehir, millet, ırk, zaman, anne-babası, akrabaları, sahip olacağı çocuklar, cinsiyeti, bedensel ve genetik özellikleri Allah tarafından takdir edilir ve yaratılır. Dolayısıyla insan, kendi tercihi olmayan bu durumlara karşı gelemez ve bunlardan sorumlu da değildir.
7