Kader Bir İman Esası mıdır?
Kur’an’da iman esasları topluca iki ayette (Bakara, 2/177; Nisâ, 4/136) Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe iman şeklinde zikredilmekte, ancak kadere iman bu esaslar arasında yer almamaktadır. Kadere iman daha çok Cibrîl hadisi olarak bilinen rivayetten hareketle ve Kur’an’da ecel, rızık vb. konularda doğrudan ilahi iradeye atıfta bulunan ayetlere dayalı olarak iman esasları içine dâhil edilmektedir. Cibrîl hadisine göre bir adam Peygamber Efendimize gelerek imanın ne olduğunu sormuş; Peygamber Efendimiz de “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayrıyla ve şerriyle birlikte kadere inanmaktır.” şeklinde cevap vermiştir. Adam ayrıldıktan sonra kim olduğunu soran arkadaşlarına “O Cebrâil idi, size dininizi öğretmek üzere gönderildi.” buyurmuştur. (Müslim, Îmân, 1)
Hem Kur’an-ı Kerim’de hem de Cibrîl hadisinin bazı versiyonlarında (Buhârî, Îmân, 37; Müslim, Îmân, 5) kaderin iman esasları arasında zikredilmemesi zaman zaman kaderin bir iman esası olmadığı şeklinde yorumlanmıştır. Aslında iman esaslarının altı olarak sınırlandırılması, inanılması gereken şeylerin mutlak bir sayısı olmayıp öğretimde kolaylık sağlamaya yöneliktir. Bu altı esasın dışında, Kur’an’da yer alan ayetlerin tamamına iman edilmesi gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında kader inancının muhteva olarak Kur’an’da yer aldığı açıktır. Çünkü kader, Allah’ın ilim, irade, kudret ve tekvin sıfatları ile doğrudan ilişkilidir. Bu açıdan kader ve kazâya iman, Allah Teâlâ’nın ilim, irade, kudret ve tekvin sıfatlarına iman etmek demektir. Bu sıfatlara inanmak demek, hayır ve şer, iyi ve kötü, acı ve tatlı, canlı ve cansız her ne varsa hepsinin Allah’ın bilmesi, dilemesi, kudreti, takdiri ve yaratması ile olduğuna, Allah’tan başka yaratıcı olmadığına inanmak demektir. Bu nedenle Ehl-i Sünnet geleneğinde kader bir iman esası olarak kabul edilmiş ve “âmentü”de; “ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî minellâhi Teâlâ / kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inandım.” şeklinde formüle edilmiştir. Kaderin bir iman esası olduğunu inkâr edenler ise tekfir edilmemiş; bidʽatçi olarak nitelendirilmişlerdir.
5