Kur’an’ın Tefsir ve Tercümeleri

Kur’an’ın anlaşılması konusunda ayetlerin ilk muhataplarından sonraki nesiller için birtakım farklılıklar söz konusudur. Çünkü aradan on dört asrı aşkın bir süre geçmiş ve şartlar değişmiştir. Dolayısıyla ayetlerin nazil olduğu ortamla ilgili yardımcı bilgilere ihtiyacımız vardır. Nitekim bu ihtiyacı biz, tefsir kitapları sayesinde giderebiliriz. 
Tefsirlerde, ayetlerin müşrik, münafık ve müminlerden kime hitap ettiği, hangi olaylar üzerine, nerede ve ne zaman nazil oldukları konularında bilgi verilmektedir. Ayrıca kelimelerin Arap dilindeki anlamlarıyla ilgili detaylı açıklamalar yapılmaktadır. Bahsedilen bu bilgiler, ayetlerin doğru anlaşılması açısından son derece önemlidir. Bunlara başvurmadan ayetin tercümesinden birtakım hükümler çıkarılacak olursa, bunların yanlış olma ihtimali yüksektir. Nitekim günümüzde bazı aşırı uçlar böyle yapmakta ve İslam’la bağdaşması asla mümkün olmayan hareketlere yönelmektedirler. Bu gruplar, tarih boyunca bilginlerin uyguladıkları Kur’an’ı anlama metodunu dikkate almamakta ve son derece keyfî davranmaktadırlar. Diğer taraftan günümüzde Kur’an’ın çok sayıda tercümesi yapılmıştır. Bu tercümelerde birtakım anlam farklılıkları vardır. Bu farklılıkların Arapçanın dil yapısından kaynaklandığını burada belirtmek gerekir.
 Kur’an tercümelerinin Arapçayı bilmeyenler için önemli bir imkân sağladığı açıktır. Fakat bunlardan istifade ederken nelere dikkat edilmesi gerekir?  Bu konuda şunlar söylenebilir: 
Kur’an’ın içeriği hakkında genel bir bilgi edinmek isteyenlere tercümeler önemli katkı sağlar. Ayrıca belirtmek gerekir ki, inanç, ibadet, ahlak konularında belirli bir duyarlılık kazanmak için meal okumaları ihmal edilmemelidir. Ancak Kur’an, Arapça olarak nazil olmuştur. Dolayısıyla bir Kur’an tercümesi Kur’an’ın kendisi değildir. Belki onun, ayetlerin ilk anlamlarını yansıtan ve İslam’ın dünya görüşü hakkında genel bilgi veren bir kaynak olduğunu söyleyebiliriz.
Bahsedilen özellikleri dolayısıyla Kur’an tercümeleri hüküm çıkarmak ve dinî konularda fetva vermek için kullanılmaz. Yine Kur’an tercümeleri, dini öğrenebileceğimiz yegâne kaynaklar değildir. Bu nedenle din hakkında ileri sürülen bir konu hakkında “Bu Kur’an’da var mıdır? Yoksa ben kabul etmem.” demek doğru bir yaklaşım olmaz.
Kur’an tercümelerinden çok değişik anlam ve yorumlar çıkarmak mümkündür. Mesela yeni Müslüman olan ve İslam hakkında bir şey bilmeyen on kişiye aynı Kur’an tercümesi verilse ve “Sadece bu tercümeye bağlı kalarak dini anla ve yaşa.” dense, bu durumda birbirinden farklı on tane din anlayışı ve uygulaması ortaya çıkar. Bu yüzden Kur’an’ı Hz. Peygamber’in nasıl anladığı ve uyguladığı bizim için belirleyicidir. Çünkü Yüce Yaratıcı onu bu dinin anlaşılması ve uygulanması konusunda rehber olarak seçmiş ve bizi ona uymakla sorumlu tutmuştur. Yine onun arkadaşları ve öğrencilerinin bu ilahî kelamı nasıl anladıkları ve uyguladıkları bizim için temel ilkeler arasındadır. Çünkü onlar, ayetlerin hangi konu veya olaylarla ilişkili olduğunu bildikleri için, onun anlam ve maksatlarını iyi kavramışlardır.  
Sonuç olarak şu söylenebilir: Günümüzde her dilde çok sayıda Kur’an’ın tefsir ve tercümesi vardır. Bu bir yönüyle ilahî kelamın manalarını öğrenmek için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki, bu konuda seçici olmak ve alanın uzmanlarına danışmak bir zorunluluk hâline gelmiştir. Çünkü gerek kitap piyasasında gerekse internet ortamında Kur’an’ı yorumlama metoduyla ilgisi olmayan çok sayıda yayın bulunmaktadır.        

36