Kur’an Nasıl Yazıya Geçirilmiştir?

İlk dönemlerden itibaren Allah Resûlü gelen ayetleri vahiy kâtiplerine yazdırmış ve yazılanların doğru bir şekilde kaydedilip kaydedilmediğini özellikle takip etmiştir. Ayrıca ayetlerin hangi sureye nasıl yerleştirileceğini de bizzat kâtiplerine bildirmiştir. Furkan suresinin 5. ayeti, Kur’an’ın ilk dönemlerden itibaren yazıldığını açıkça ortaya koymaktadır: “‘(Bu Kur’an, başkalarından) yazıp aldığı öncekilere ait efsanelerdir. Bunlar ona sabah akşam okunmaktadır.’ dediler.” (Furkân, 25/5)
Hz. Peygamber’in vefatından sonra, vahyin yazıldığı parçalar toplanmış, ilk halife Hz. Ebu Bekir’in görevlendirdiği Zeyd b. Sâbit tarafından büyük bir özenle kitap hâline getirilmiştir. Bu işte onun görevlendirilmesi elbette ki boşuna değildi. Çünkü o, Kur’an hafızı olmanın yanında, güvenilir, genç, dinamik ve zeki birisi idi. Hz. Ebu Bekir, ayrıca Zeyd b. Sâbit’e her ayet için iki şahıstan yazılı delil istemesini emretti. Yine o, kendilerinde Kur’an’ın yazılı parçaları bulunan herkesin bunları Zeyd b. Sâbit’e vermeleri gerektiğini ilan etti.  
Kur’an, Hz. Osman zamanında oluşturulan bir komisyon tarafından aynı titizlikle çoğaltılmıştır. Bu komisyon dört kişiden oluşmaktaydı ve başkanlığını da Zeyd b. Sâbit yapmıştı. Rivayetler, yazılan Kur’an metinlerinin Mescid-i Nebevi’de okunduğunu, kontrol edildiğini ve daha sonra çeşitli merkezlere gönderildiğini belirtmektedir. 
Kur’an asırlar boyunca hem yazılarak satırlarda hem de ezberlenerek zihinlerde bütünüyle korunmuştur. Nitekim şu ayetler, Kur’an’ın Allah’ın koruması altında olduğunu açıkça göstermektedir: 
“Şüphesiz ki bu Kur’an’ı biz indirdik ve onu mutlaka koruyacağız.” (Hicr, 15/9)

7