Kurban Bayramı
Sevgili Peygamberimizin Medine’ye hicretinin ikinci yılı Zilhicce ayının onuncu gününde şehirde farklı bir coşku vardı. Müslümanlar ilk kez kurban bayramını kutlayacak, bayram namazının ardından kurbanlarını keseceklerdi. Kadın-erkek, genç-yaşlı, çoluk-çocuk demeden bayram namazının kılınacağı alanda toplandılar. Çok geçmeden Hz. Peygamber (s.a.s.) geldi. Ashabına selam verdikten sonra şöyle dedi: “Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.” (Buhârî, Îdeyn, 3; İbn Hanbel, IV, 283)
Müslümanlar asırlardır kurban bayramını Peygamberimizin bu sünnetine uygun olarak kutlar. Bayramlar yeme, içme ve Allah’ı zikretme günleridir. (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 9, 10) Kurban günleri de Yüce Allah (c.c.) tarafından İslam ümmeti için bayram kılınmıştır. (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 1) Hz. Peygamber (s.a.s.) kurban kesme konusunda gönlümüzü hoş tutmamızı ister, bu eylemin bize zor gelmesini gerektirecek herhangi bir sebebin olmadığını ifade eder. Çünkü kurban günü, Allah katında insanoğlunun kurbanını kesmesinden daha sevimli bir amel yoktur. Öyle ki kurban daha kanı yere düşmeden Rabbimiz tarafından kabul edilir. (Müslim, Edâhî, 1) Kesilen kurban, kıyamet günü boynuzları, tırnakları ve kıllarına varıncaya kadar her şeyiyle sahibine sevap olarak gelecektir. Sevgili Peygamberimiz kesilen kurbanlara ne kadar sevap verileceğini soran ashabına “Her kıla karşılık bir sevap.” cevabını vermiştir. Sahâbe “Ya yünlü (koyun, keçi) olursa?” diye tekrar sorunca da “Yünden de her bir kıla karşılık bir sevap vardır.” demiştir. (İbn Mâce, Edâhî, 3)
Kurban günü kurban ibadetinin yerine getirilmesinin Allah katındaki değerine dikkat çeken Allah Resûlü, imkânı olduğu hâlde kurban kesilmemesini ise hoş karşılamamıştır. (İbn Mâce, Edâhî, 2)
Hz. Peygamber (s.a.s.) genelde kurbanını bizzat kesmiş, her kurban sahibinin de mümkün olduğunca kendi kurbanını kesmesini tavsiye etmiştir. En sevdiğini feda edebilmenin, samimiyetin, teslimiyetin ve böylece Allah’a yakınlaşmanın ne anlama geldiğinin farkına varabilmek açısından bu tavsiye önemlidir. Kurban keserek kulluk bilincini korumanın yanı sıra kurbanın etini eş-dost, akraba, fakir ve kimsesizlerle paylaşarak kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutmak da bayramın başka bir güzel yönüdür.
Günümüzde kurban kesmek yerine kurban edilecek hayvanın kesme işlemi olmadan ya da bedelinin sadaka olarak yoksullara verilmesi gibi alternatif uygulamaların olup olmayacağı dile getirilmektedir. İbadetlerin tamamı nasıl emredildiyse öyle yerine getirilir. Çünkü her birinin kendine özgü şekil, şart ve rükünleri, hikmet ve amaçları vardır. Kurban ibadeti de ancak kurban edilecek hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle gerçekleştirilebilir. İhtiyaç sahibi kimselere sadaka vermek, yardım etmek dinimizce ibadet kabul edilip teşvik edilmekle birlikte hiçbir şekilde kurban ibadetinin yerine geçmez.
8