Mal ve Serveti Sigortalamak

Gelir dağılımının bozulduğu ve gelir farklılıklarının fakirlerin aleyhine olabildiğince arttığı toplumlarda, zenginlerle fakirler arasında düşmanlık baş gösterir ve bu düşmanlık zamanla sosyal çatışmaya dönüşebilir. Bunun sonucunda can ve mal güvenliği tehlikeye girer, servetler yağmalanır, toplumda huzur ve emniyet kalmaz. 
Bu bakımdan varlıklı kişi, mümin olmanın gereği olarak zekâtını verip sorumluluklarını yerine getirince hak sahiplerinin hakkını ödemiş olur. Böylece onların haset, kıskançlık, kin gibi kötü duygu ve düşüncelerine, gasp ve hırsızlık gibi her türlü eylemlerine karşı canını ve malını manen sigorta ettirmiş olur. Nitekim zekâtın, malı temizleyen bir vasıta olduğunu vurgulayan Hz. Peygamber, “Mallarınızı zekât vererek korumaya alınız!” (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 542) buyurmak suretiyle zekâtın mal ve servet için manevi bir zırh olduğunu ifade etmiştir. Buna karşın zekâtı verilmediği için temizlenmeyen, içerisinde fakirin hakkı olan bir malın akıbetinin de hayırlı olmayacağını hatırlatmıştır. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IV, 268)

61