Rızıkta Artma ve Eksilme Olur mu?

Sözlükte azık, yenilen, içilen ve faydalanılan şey anlamına gelen rızık, dinî bir terim olarak “Yüce Allah’ın canlılara yiyip içmeleri ve yararlanmaları için sağladığı her türlü imkân” şeklinde tanımlanmaktadır. Helal olsun haram olsun insanların faydalandığı her şey rızık kapsamına girmektedir. Ancak Allah, kullarına helal ve temiz rızıklardan faydalanmayı emretmiştir. (Bakara, 2/168) Rızık, sadece yiyecek ve içeceklerden ibaret değildir. Kur’an’da din, iman, hidayet ve nübüvvet gibi manevi nimetler de rızık olarak nitelendirilmiştir. (Âl-i İmrân, 3/169; Hûd, 11/88)
Yeryüzündeki tüm canlıların rızkını Allah vermektedir. (Hûd, 11/6) Yani rızık bütünüyle Allah katındandır. Rızkı da buna ulaşmanın vasıtalarını da yaratan Allah’tır.  Madenleri, bitkileri, meyveleri, sebzeleri, yer altı ve yer üstü kaynaklarının tamamını Allah yaratmıştır. Ancak rızka ulaşma sorumluluğu insana aittir. İnsan akıl, zekâ, düşünme ve beden gücünü kullanarak rızık vasıtalarını hazırlamak ve bunları kullanmakla yükümlüdür. Örneğin toprakta biten tüm gıdalar rızık, bunların ortaya çıkması ve tüketime hazır hâle gelmesi için gereken tüm araç-gereçler vasıta konumundadır. İnsan bu konuda üzerine düşeni yaparsa, söz gelimi toprağı eker ve gereken bakımları yaparsa Allah onun için rızkı yaratır. 
Allah her gün tabiatta insan için yeterince rızık yaratmaktadır. Ancak Allah bunları lokma hesabıyla kullarına dağıtmaz. Aksine bunları elde etmenin kanunlarını tayin eder ve insana kendisi için yaratmış olduğu rızıkları elde etme imkânları verir. Bir bakıma biyolojik varlıklar ve fiziksel evren için Allah yasalar tayin ettiği gibi toplumsal ve ekonomik işleyiş için de birtakım kanunlar (kader) belirlemiştir. Bunları dikkate alarak ve kendisine sunulan imkânları kullanarak rızık elde etmeye çalışan kimse bol rızık elde eder, bunu dikkate almayanların ise rızkı daralır. 
Allah’ın her şeyi kuşatan bilgisinin ve hikmetinin bir gereği olarak dilediğine rızkı bollaştırıp dilediğine belli ölçülerde daralttığını ifade eden ayetler (Raʽd, 13/26; Ankebût, 29/62; Zümer, 39/52), Allah’ın kulun çabasına göre rızık yollarını genişletip daraltması anlamına gelmektedir. İnsanın çabasının ve sebeplere başvurmanın rızık imkânları üzerinde etkili olduğu açıktır. İnsan Allah’ın ekonomik hayatta geçerli olan kanunlarını (arz-talep dengesi vb.) dikkate almak suretiyle gelirini artırmak, ekonomik olarak gelişmek ve zenginleşmek için çaba sarf ederse, Allah onun rızkını genişletir. Eğer kul seçimini tembellikten ve yanlış tevekkülden yana kullanır ve hiçbir çaba göstermezse Allah onun rızkını daraltır. Bu hususta Allah’ın irade ve takdiri kulun tercihine göre tecelli eder.
Planlı, programlı ve kararlı bir şekilde çalışmanın rızkın elde edilmesinde etkili olduğu günlük hayatta da tecrübe edilmektedir. Örneğin modern tarım aletleri ve seracılık teknikleri ile gübre, ilaç ve aşılama yöntemlerini kullanarak çiftçilik yapan biri ile ilaç, gübre ve tarım aletleri kullanmayan birinin topraktan elde edebileceği ürün miktarı aynı olmayacaktır. İlki yılda üç defa ve bol miktarda ürün alırken, diğeri yılda sadece bir kez ürün alabilir. Benzer şekilde aynı zekâ seviyesine sahip iki öğrenciden hiç soru çözmeden sınava giren ile günde yüz soru çözerek sınava hazırlanarak girenin alacağı puan farklı olacaktır. Dolayısıyla düşük puan alanın, ne yapayım takdir böyleymiş deme hakkı yoktur. Bundan dolayıdır ki Allah yeryüzüne dağılıp rızkımızı helal yollardan aramamızı tavsiye etmektedir. 
Bununla birlikte insan elinden gelen tüm bu çabayı göstermesine ve sebeplere başvurmasına rağmen istediği rızka ulaşamayabilir. Bazen sel, yangın kuraklık gibi doğal afetler buna engel olabileceği gibi diğer insanlardan kaynaklanan durumlar da engel oluşturabilir. Çünkü insanların eylemleri ve kurdukları ekonomik düzen (örneğin kapitalizm) insanlar arasında rızıkları elde etme yollarını manipüle ederek bazı kesimlerin fakirleşmesine neden olabilmektedir. Bazen de insanın hak ettiği rızık başkaları tarafından gasp edilir ve emeğinin karşılığı tam olarak verilmeyebilir. Ancak bu durumlarda biz çaba gösteriyoruz ama Allah rızık vermiyor demek doğru değildir. Bu noktada insana düşen kendi iradesi dâhilinde olan ve olmayan şeyleri iyi tespit etmektir. Söz gelimi doğal afetler konusunda alınabilecek tedbirler alınmalı, insanlardan kaynaklı engeller güç yetiriliyorsa kaldırılmalı ve çalışmaya devam edilmelidir. Nihayetinde karşılaşılacak sonuç için de Allah’a tevekkül edilmelidir.

28