Sağlam ve Güçlü Sözleşme: Nikâh

Evlilik kararı verildikten sonra sağlam ve güçlü bir akit ile aile birliği kurulmalıdır. Kur’an-ı Kerim, nikâhı “sağlam ve güçlü bir sözleşme” olarak tarif eder. (Nisâ, 4/21) 
Nikâh, sağlam ve güçlü bir sözleşme olduğundan gizli olamaz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) haram olan ilişki ile helal olan nikâh arasındaki farka dikkat çekmiş, nikâhın ancak açık bir şekilde ilan edilerek geçerli hâle geldiğini bildirmiştir. (Tirmizî, Nikâh, 6) Nikâh, şahitler huzurunda gerçekleşip herkese duyurularak ilan edilmiş olur. Böylece toplum içinde herhangi bir yanlış anlaşılmaya sebep olmadan iki insanın meşru birlikteliği sağlanır. 
Nikâhın gizlisi olmayacağı gibi geçicisi de olmaz. Belirli bir süre devam ettirmek amacıyla evlilik yapılamaz. Hz. Aişe, mut’a adı da verilen geçici nikâha dair Cahiliye Devri’ndeki uygulamaların İslam ile kaldırıldığını şöyle haber vermektedir: “Muhammed (s.a.s.) hak olan din gönderilince, insanların bugün uyguladıkları nikâh dışındaki bütün cahiliye nikâhlarını iptal etti.” (Buhârî, Nikâh, 37) 
Nikâhın duyurulması, kadın ve erkeğin haklarının korunması bakımından yeterli değildir. Yapılan nikâh sözleşmesi hukuken de tanınmalıdır. Böylelikle karşılıklı hak ve sorumluluklar hukuk tarafından korunabilecek ve nikâh, Kur’an’ın tarif ettiği şekilde sağlam ve güçlü bir sözleşme olabilecektir. Bu sebeple evlenecek çiftler, yaşadıkları ülkenin hukuk sistemine uygun nikâh akdini gerçekleştirerek doğacak sorumluluk ve hakları hukuken koruma altına almalıdır. 
İslam hukukuna göre nikâhın gerçekleşmesi ile bazı şahsi ve mali haklar doğmaktadır. Nikâhın ortaya çıkardığı şahsi haklar, kadın ve erkeğin birbirleri ile iyi geçinmeleri, örfe uygun olarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmeleridir. (Bakara, 2/228) Mali haklar ise mehir ve nafakadır. Nafaka, erkeğin evlilik içinde eşi ve çocukları için yüklendiği geçim masraflarıdır. (Bakara, 2/233) Mehir de evlenirken erkeğin kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği mal ya da paradır. Ayet-i kerimede: “Mümin kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir.” (Mâide, 5/5) buyurulmaktadır. Verilen bu mal ya da paradan erkeğin istifade edebilmesi ise kadının isteğine bağlıdır. “Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin.” (Nisâ, 4/4)
Günümüzde farklı sebeplerle formalite evlilikler yapılabilmektedir. Sebep her ne olursa olsun taraflardan en az birinin haklarının zarara uğramasına, toplumda fitne ve karışıklığa sebebiyet vereceğinden böylesi uygulamalar dinen doğru değildir. Özellikle bir hak ve avantaj elde etmek amacıyla yapılan bu uygulamalar, yalan ve sahtecilik sebebiyle de günah hükmündedir. 
Evlenecek olan çiftlerin nikâh merasiminde İslam dininin mahremiyet, eğlenme ve ikram adabı gibi ilkelerini gözetmeleri gerekir. Kadın ve erkek için her zaman geçerli olan mahremiyet ilkelerine gerek giyim gerekse davranış olarak nikâh ve düğün merasimlerinde de dikkat edilmelidir. Yapılacak törende israfa düşülecek harcamalar yapılması, gösteriş amacıyla ikram adabını aşacak uygulamalarda bulunulması da doğru değildir. Helal olan nikâhı gerçekleştirirken yol ve metodun da helal olmasına özen gösterilmelidir.  

5