Sözlü ve Fiili Dua
Sözlü dua, sözlü olarak ve kalp ile yapılan duadır. Bu tür dualar; kalp ve dil ile Allah’ı anmak, O’na saygı ifade eden cümleleri okumak, dünya ve ahiret ile ilgili isteklerde bulunmak, af ve mağfiret dilemek şeklinde yapılır.
İnsanın söz ile Allah’tan istediği şeylerin gereklerini yerine getirmesi ve Allah’ın koyduğu kanunlara (dine ve sünnetullaha) uyması fiilî duayı oluşturur. Sağlıklı olmak isteyen bir kimsenin beslenmesine, sıcağa, soğuğa ve sağlık kurallarına dikkat etmesi, servet edinmek isteyen kişinin çok çalışması, sınavda başarılı olmak isteyenin sınava iyi hazırlanması, iyi ve bol ürün almak isteyenin toprağa gerekli bakımı yapması gerekir. Bu konularda kişinin gerekli tedbirlere uymaması ve bir şey yapmadan emeli için beklemesi sünnetullaha aykırıdır.
Bu konuda Hz. Eyyub’un duası örnek olarak verilebilir. Uzun süre hastalık çeken Hz. Eyyub sıkıntısının giderilmesi için Allah’a şöyle dua eder: “…Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin…” (Enbiyâ, 21/83; Sâd, 38/41) Yüce Allah, Eyyub Peygamber’in duası üzerine hastalığının iyileşmesi için; “Ayağını (yere) vur, işte yıkanacak ve içilecek serin (bir su).” (Sâd, 38/42) buyurur. Bunun üzerine Eyyub (a.s.) ayağını yere vurur, çıkan sudan içer ve bu su ile yıkanır, neticede iç ve dış bütün hastalıkları iyileşir. (Enbiyâ, 21/84) Yüce Allah, bu örneğin, ibadet/dua eden kulları için bir öğüt olduğunu bildirmektedir: “Bu, ibadet eden/dua eden bütün kullar için bir öğüttür.” (Enbiyâ, 21/84)
Hasta bir insan, iyileşmek için hem Allah’a dua etmeli hem de hastalığı için gerekli tedavilere başvurmalıdır. İlki sözlü dua; ikinci ise fiilî duadır. Hem tıbbî yardım alınmalı hem de şifanın Allah’tan geldiğine inanarak dua edilmelidir.
Hz. Peygamber’in Hendek Savaşı’nda sadece sözle Allah’tan yardım istemekle kalmayıp şehrin etrafına hendek kazması da fiilî duadır. Hz. Peygamber fiilî duasıyla birlikte sözlü duayı da bolca etmiş, neticede Allah duasını kabul etmiştir. Şiddetli bir fırtınaya maruz kalan düşman daha fazla dayanamamış büyük bir korkuya kapılarak Medine’yi terk etmek zorunda kalmıştır. Yüce Allah, elçisinin sözlü ve fiilî duasını kabul etmiş, Müslümanları düşmandan korumuştur. Allah Resûlü, Bedir Savaşı’nda da gerekli bütün askerî tedbirleri aldıktan sonra Allah’a dua etmiş, Allah da bin melekle yardım etmiştir. (Enfâl, 8/9-11)
Hz. Peygamber’in bildirdiğine göre yağan yağmur sebebiyle bir mağaraya sığınan, yuvarlanan bir taşın mağaranın ağzını kapatması ile içeride kalan üç mümin, yaptıkları en güzel amellerini dile getirip Allah’a dua etmişler, mağaranın ağzındaki taş daha sonra oradan yuvarlanmış ve böylece kurtulmuşlardır. (Buhârî, Büyû, 98) Müminler, yaptıkları işlerde başarıya ulaşmaları, işlerinin sonuçsuz kalmaması için dua ettikleri gibi âciz oldukları konularda ve beklenmedik âfet ve musibetlere karşı da Allah’a yalvarırlar.
13