Sual Melekleri (Münker ve Nekir)

Ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek hayata kabir hayatı denir. Kabir hayatına dünya ile ahiret arasında ‘engel’ anlamına gelen ‘Berzah Hayatı’ ya da ‘Berzah Alemi’ de denilmektedir. Nitekim Kur’an’da, “Onların önlerinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.” (Mü’minûn, 23/100) buyurulmaktadır.
Kur’an’da çeşitli ayetlerde ahiret hayatının ilk durağı olan kabir hayatına değinilmiş ancak söz konusu hayatın mahiyeti konusunda ayrıntılı bilgi verilmemiştir. Berzah âlemi, sadece ayetlerle değil, hadislerle de sabittir. Nitekim bir hadis-i şerifte, “Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulamazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.” (Tirmizî, Zühd, 5) buyurulmuştur. Bir başka hadiste de “kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizî, Kıyâmet, 27) buyurularak ölümle beraber ahiret hayatının başladığı ifade edilmiştir.
Kişi öldüğü zaman iki melek kendisine gelir ve çeşitli sorular sorarlar. Hadislerde bunların Münker ve Nekir adlı iki melek olduğu haber verilmektedir. İnsan öldükten sonra kabre konulunca Münker ve Nekir’in gelerek “Rabbin kimdir?”, “Dinin nedir?” gibi bazı sorular sordukları nakledilmiştir. İman ve salih amel sahiplerinin bu sorulara doğru cevaplar verecekleri, bunun karşılığında kendilerine cennetin gösterileceği; kâfirlerin ise bu sorulara doğru cevap veremeyeceği ve kendilerine cehennemin gösterileceği bildirilmiştir. (Ebû Dâvûd, Sünne, 27)

24

Mukarrebûn Melekler (Kerûbiyyûn)

Melekler derece bakımından birbirinden farklı yaratılmıştır. “Yakın olanlar, yakınlaştırılmış olanlar” anlamına gelen Mukarrebûn melekleri de en üstün melekler olarak nitelendirilmiştir. Bu meleklerin bir diğer isimleri ise Kerûbiyyûn’dur. Kerûbiyyûn “çok güçlü” (İbnü’l-Esir, en-Nihâye, IV, 161) anlamına gelir. Cebrail, Mikail, İsrafil, Azrail gibi arşın etrafındaki melekleri, arşı taşıyan melekleri mukarrebûn arasında zikredenler bulunduğu gibi (Sa‘lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, III, 420) bütün melekleri bu gruba dâhil eden âlimler de vardır. (Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, III, 212)
Mukarreb meleklerin yakınlığı Allah nezdindeki kıymetleri nedeniyledir. Nitekim bir ayette insanlardan erdemli olanlar ve salih amel işleyenler de mukarrebûn olarak tavsif edilmişlerdir. (Vâkıa, 56/10-12) Yani fiziksel manada bir yakınlık değil; manevi değer, derece ve itibar anlamında yakınlık söz konusudur.

25