Üçüncü Bölüm Ahlâk Esasları
İslâm, Güzel Ahlâk Dinidir
“Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâk bakımından en güzel olanıdır.”
(Hz. Muhammed(s.a.s.))
Ahlâk, kişinin yalnızca insanlarla ilişkilerinde değil, Rabbiyle, diğer canlılarla ve çevresiyle olan ilişkilerinde de vazgeçilmez bir temeldir. Tevhid dini olan İslâm’ın en belirgin özelliklerinden biri, ahlâkî ilkelere verdiği değerdir. İslâm’ın ana gayesi imanlı ve imanı gereği ahlâklı insanlardan oluşan sağlıklı bir toplum ve huzurlu bir dünya inşa etmektir.
Peygamberlik vazifesiyle görevlendirilmeden önce de güzel ahlâkı ile tanınan ve Mekke’de “Güvenilir Muhammed” olarak anılan Hz. Peygamber(s.a.s.) “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” demiştir. Onun peygamberliğinin ilk günlerinden itibaren imana dair esaslarla eş zamanlı olarak ahlâk ilkelerini de insanlara tebliğ etmesi, İslâm dininde iman-ahlâk bağının ne denli güçlü kurulduğunu göstermektedir.
İslâm dini, hayatın her anında ve her alanında güzel ahlâkın yaşanmasını ister. Çünkü Allah’a yakın olmanın ve O’nun rızasını kazanmanın yolu, insanlarla iyi geçinmekten ve ahlâktan ödün vermemekten geçer. Öyle ki, Hz. Peygamber’in birçok hadisinde dile getirdiğine göre, kim insanlara merhamet ederse Allah da ona merhamet eder; kim insanları affedip sırlarını açığa çıkarmazsa Allah da onu affeder ve korur; insanlara ikramda bulunana Allah da bereket ihsan eder; zor durumdaki insanlara yardım edeni Allah da yalnız ve yardımsız bırakmaz. Ama insanlara eziyet eden, haklarını gasp eden, hatalarını ifşa eden, misafire, yolcuya, akrabaya karşı cimrilik eden kişi de Allah tarafından aynı şekilde cezalandırılır. Dolayısıyla İslâm’a göre güzel ahlâk, sadece bireysel ilişkileri değil, kul ile Allah arasındaki ilişkiyi de ilgilendirir ve şekillendirir.
Müslüman kişiliği; adalet, merhamet, Yaratan’dan ötürü yaratılana sevgi ve saygı göstermek, alçak gönüllülük, cömertlik, güvenilirlik, doğru sözlülük, çalışkanlık, misafirperverlik, dayanışma ve yardımlaşma gibi erdemleri bünyesinde barındırır. İslâm’a göre, insanı dünyada da âhirette de mutlu edecek olan imanı, güzel ahlâkı ve samimi bir ibadet hayatıdır.
Ebû Dâvûd, Sünnet, 15.
İbn Hanbel, II, 381.
24
İslâm, Adalet Dinidir
“Allah adaleti, ihsanı, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”
(Kur’an-ı Kerim)
Adalet; iyilik yapana hak ettiği mükâfatın, suç işleyene de hak ettiği cezanın verilmesidir. Layık olana uygun görevi ve çalışana alın terinin karşılığını vermek; insanlar arasında insafın, eşitliğin ve dengenin korunmasını sağlamak da adalettir. Adalet sayesinde, hem insanın onuru, haysiyeti ve hakları hem de toplumun dirlik ve düzeni korunur.
Yüce Allah’ın bir ismi de “el-Adl” yani “Sonsuz ve sarsılmaz adalet sahibi”dir. Kâinatı bir denge üzerine kuran, en ufak bir iyilik de, zerre kadar kötülük de olsa karşılığını eksiksiz veren, kulları arasında daima adaletle hükmeden O’dur. Bu dünyada insanlar arasında bazı nimetler eşit dağıtılmamış ya da bazı zorluklar eşit yaratılmamış gibi görünse de aslında dünyayı âhiretle birlikte sonsuzluğa uzanan bir süreç olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü Allah, her insanı ayrı ayrı imtihana tabi tutarak âhirette buna göre karşılığını verip mutlak anlamda adaleti sağlayacaktır.
Allah, kullarına da idarede, yargıda ve bütün insanî ilişkilerde adalet ölçülerine göre hareket etmelerini emreder. Adaletin zıddı olan zulmü kesinlikle yasaklar. İslâm’a göre bütün insanlar, ırk, soy, sosyal sınıf, renk, dil, din ve cinsiyet fark etmeksizin hukuk önünde eşittir. Allah katında üstünlük sağlamanın tek yolu ise, O’na karşı derin bir sorumluluk bilinci içinde davranmak yani takva sahibi olmaktır.
İslâm, her insanın canını, malını, ırzını, inancını ve aklını dokunulmaz kabul eder. Öyle ki, Yüce Allah, Müslümanları düşmanlarına karşı bile adaletli davranmaya davet eder: “Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun, çünkü o, Allah’tan sakınmaya daha yakındır. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”
Adalet, toplumu ayakta tutan ve insanlara güven aşılayan en temel ahlâkî değerdir. Adaletin gözetilmemesi hâlinde zulüm, haksızlık, güvensizlik, kargaşa ve fitne toplumu saracaktır. Bu yüzden, her hak sahibine hakkını vermek, beraberinde yaşayan ya da emri ve sorumluluğu altında bulunan herkesin hakkını gözetmek, Müslüman olmanın gereğidir. Anne-babanın çocukları arasında adaletli davranması, yöneticinin adaletten kıl kadar ayrılmaması, hâkimin adaletle hüküm vermesi, toplumda kadın ve erkek bireyler arasında adaletin tesis edilmesi, işverenin çalışma ortamını adaletli bir şekilde düzenlemesi İslâm’ın emridir.
Nahl, 16/90.
Mâide, 5/8.
25