Zaruretler Haramları Mubah Kılar
Zaruretler kişinin normalde haram olan bir şeyi işlemediği takdirde hayatını yitireceği veya organlarını kaybedeceği durumlardır. İslam’da hayat hakkı ve vücut bütünlüğünün korunması diğer bütün değerlerin üstünde olduğundan zaruret hâllerinde kişinin haramı ölmeyecek kadar yemesi/ işlemesi helal kılınmıştır. Tehlikenin ortadan kalkmasıyla birlikte zaruret hükümleri de ortadan kalkar ve haramlık geri döner.
Örneğin kişi açlıktan ölme durumuyla karşı karşıya kaldığında normalde haram olan şeyleri ölmeyecek kadar yiyebilir hatta yemek zorundadır. Kur’an-ı Kerim’de çok sayıda ayette leş, kan ve domuz gibi haram yiyecekler sayıldıktan sonra zaruret hâlinde bunlardan ölçülü olarak yenmesinde günah olmadığı ifade edilmiştir. (Bakara, 2/173; Mâide, 5/3; En’âm, 6/145; Nahl, 16/115.) Şiddetli açlık ve susuzluk durumları dışında, tehdit edilerek bir şeye zorlanma veya ağır hastalık gibi hâllerde de insanlar ölümle (veya hayati bir organlarını kaybetmeyle) karşı karşıya gelebilir. Bu durumda da yine zaruret hükümleri işleyecektir.
Ayetlerde zaruret ölçüsünü aşmama, verilen izni istismar etmeme ve başkasına haksızlık etmeme şartı konulmuştur. Dolayısıyla zaruret hâlinde, dinen haram olan şeyler hayatta kalmayı sağlayacak miktarda yenilirken, tıka basa doyacak şekilde yenilemez. Yine zaruret hâli başkalarının malî haklarını ortadan kaldırmaz. Buna göre, zaruret hâlinde başkasına ait bir hayvanı yemek zorunda kalan kişinin daha sonra bu hayvanın değerini tazmin etmesi gerekir. Son olarak hiçbir zaruret durumu, hangi seviyede olursa olsun, başkasını öldürme veya zina etme günahlarını helal/meşru hâle getiremez.
7