İnsan Vahye Muhtaçtır
Allah Teâlâ evreni, evren içerisinde de en seçkin varlık olarak insanı yarattı. Başta akıl olmak üzere biyolojik ve psikolojik yapısıyla diğer varlıkların hiçbirinde bulunmayan eşsiz bir yaratılışı ona nasip etti. Bu özellikleri ile o, yaratılmışların efendisidir.
Yüce Yaratıcı, insanı sayısız nimet ve güzelliklerle bu dünyada ağırlamıştır. Üstelik bunlardan istifade etmesini sağlayacak akıl ve öğrenme yeteneklerini ona vermiştir. O da bu yeteneklerini kullanarak kendisi ve yaşadığı kâinat hakkında oldukça önemli bilgiler edinmiştir.
İnsan, doğayı, canlı ve cansız varlıkları araştırıp gözlemler. Amacı, bunların bilgisini elde etmek ve kendi menfaatleri doğrultusunda bunları kullanmaktır. Ancak elde edilen bu bilgi, insanın, hayatın ve kainatın “niçin” yaratıldığı sorularına cevap vermemektedir. Yine bu bilgi, insanın ahlaki değerlere dayalı bir hayat sürmesi ve ebedî kurtuluşa ermesini sorun edinmemektedir.
Bu durumu biraz daha açacak olursak şöyle diyebiliriz: İnsan kendi araştırmasıyla dinin alanına giren konularda bilgi sahibi olamamaktadır.
Mesela Allah nasıl bir varlıktır?
İnsanın yaratılış amacı nedir?
Ölümden sonra yeni bir hayat var mıdır?
Bu hayatın gayesi nedir?
Ahlaklı bir hayat gerekli midir, şartları nelerdir?
Allah’a nasıl ibadet edilir?
İşte bu ve bunun gibi pek çok soruya insanın kendi bilgi imkânlarıyla cevap vermesi mümkün değildir. Bu soruların cevabını ancak vahiy sayesinde bulabilir.
Aslında insanlar, hayatın anlamı, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün, güzel ile çirkinin ne olduğu konularında düşünmüşlerdir. Ancak vardıkları sonuçlar birbirinden hep farklı olmuştur. Hayat ilkesi hâline getirip uyguladıkları ortak birtakım değerlere varamamışlardır.
Peki vahiy niçin gereklidir? Allah Teâlâ en güzel isimlerin sahibidir. Aynı şekilde O, “konuşma” sıfatının da sahibidir. Nitekim insanla konuşmuştur. İnsanlık tarihi boyunca gelen sayısız peygamber bunun şahididir.
Yüce Yaradan, insanın biyolojik varlığıyla ilgili her türlü ihtiyacını karşılamıştır. Öyle ise hak ve hakikatin ne olduğu konusunda Rabbi onu başıboş bırakabilir mi? Mutluluğun yollarını ona göstermemesi mümkün müdür?
Her yönden Rabbinin iyiliğini gören insan, elbette ki O’nun kendisiyle konuşmasından mahrum olmak istemez. İşte vahiy böyle bir ihtiyacı karşılamak için gelmiştir ve vahiy Yüce Yaratıcının insana olan şefkat ve merhametinin bir neticesidir.
Nitekim Allah Resûlü’nün arkadaşları, bir yavrunun anne sütüne can atması gibi vahyi arzulamışlardır. Ayetler geldiğinde sevinmişler, birbirlerine müjdelemişlerdir. Kur’an tamamlanıp vahiy sona erdiğinde de hüzünlenip gözyaşlarını tutamamışlardır.
1