Yaşam Tarzı

Gereksiz konuşmaları sevmeyen Resûlullah özlü konuşurdu. Vermek istediği mesajı net bir şekilde ifade eder, anlatımlarında jest ve mimikleri, beden dilini iyi kullanırdı. Şaka yaparken dahi yalan söylemez, kimseyi incitmezdi. Sağ elle ve oturarak yer ve içer, hoşlanmadığı yemeği yemez ancak hiçbir yemeğe kusur bulmazdı. Yiyeceklerin israf edilmemesi konusunda hassasiyet gösterirdi. Yemeğe başlarken besmeleyle başlamayı, bitirdiğindeyse Yüce Allah’a şükretmeyi ihmal etmezdi. Hem ağız ve diş temizliğine hem de genel olarak temizliğe çok dikkat eder, sağlığını korumaya gayret ederdi. Kıyafetleri sade, temiz ve düzenliydi Allah Resûlü’nün. Müslüman’ın zarif, güzel görünümlü olmasını, giyimine özen göstermesini ister, fakat kibir ve gösterişe kaçan giyim tarzını yasaklardı. Güzel koku sürünmeyi sever, başkalarına da tavsiye ederdi. Başkalarını rahatsız edecek kokulardan sakındırır, özellikle kalabalığa girecek kişilerin buna dikkat etmesini isterdi. 
Hz. Peygamber (s.a.s.) bizlere araç olarak sunulan nimetleri, yaşama amacı hâline getirenleri uyarır, dünya malına aşırı değer vermeyi uygun bulmazdı. Kendisi tam da bu doğrultuda oldukça mütevazı bir yaşam sürmüştü. Dar zamanlarında olduğu gibi refaha erdiğinde de ihtiyacı kadar eşya edinmiş, büyük bir mal varlığına sahip olmamıştı. Böyle bir talebi de yoktu zaten. O dualarında Allah Teâlâ’dan, rızkını yetecek kadar vermesini dilerdi. Müminlerin ahiretlerini güzelleştirecek olan şeylere odaklanmalarını isterdi. Bununla birlikte dünya nimetlerini terk ederek ruhban hayatı sürmeyi de yasaklar, helal çerçevede bunlardan yararlanmayı uygun görürdü. Dünya ve ahiret dengesini kurmaya teşvik eder, kendi yaşamında da bu dengeyi gözetirdi.
Allah Resûlü, hayattaki her şeyin sahibinin Yüce Allah olduğu bilinciyle yaşardı. Her insana O’nun bir kulu olarak değer verdiği gibi, diğer canlıların ve cansız varlıkların da sahibinin Allah Teâlâ olduğunu düşünerek hareket ederdi. Bu bakımdan hayvanlara merhamet eder, onlara eziyet edenleri uyarırdı. İnsanın kıyametin kopuyor olduğunu görse dahi elindeki fidanı dikmesini öğütler, su kaynaklarının temiz tutulmasını isterdi. İnsana Rabbinin bir emaneti olan çevrenin temiz tutulmasına ve korunmasına yönelik tavsiyelerde bulunurdu. 

12