TESLİMİYETİN SEMBOLÜ KURBAN kitap

Hale ŞAHİN


özet

Kurban ibadeti Hz. İbrahim’in (a.s.) sünneti olarak Müslümanlar tarafından asırlardır sürdürülen bir ibadettir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de kurban kesmeyi hiç terk etmemiştir. Hanefî mezhebinde ağırlıklı görüşe göre dinen aranan şartları taşıyan kimsenin kurban kesmesi vaciptir. Yüce Allah “Şimdi sen Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” (Kevser, 108/2) buyurmuştur. Kurban sayesinde kişi, Rabbinin rızası uğruna nelerden vazgeçebileceğini bir kez daha hatırlayarak O’nun sevgisini her şeyden üstün tutması gerektiğini hisseder. İnancında samimi olduğunu gösterir, takvası artar. Fakirlerin ve muhtaçların hâlinden anlar, paylaşmanın tadına varır. Akraba, eş dost, komşu, yakın ya da uzak inanan tüm kardeşleriyle birlik ve beraberliğini pekiştirir.

Kurban Nedir?

“Kurban” kelimesi, maddi ya da manevi her türlü yakınlığı ve yakın olmayı ifade eder. Dinimizde Allah’a yakınlaşmak ve O’na ibadet etmek amacıyla belirli vakitte belirli cinsten hayvanların usulüne uygun olarak kesilmesi anlamına gelir. Bu amaçla kesilen hayvana da kurban denir. Kurbanın karşılığı olarak Batı dillerinde “sacrifice”, “offering” gibi kelimeler kullanılır. Kelimenin Arapça karşılığı ise “udhiyye”dir.
Kurban ibadeti Hz. İbrahim’in (a.s.) sünneti olarak Müslümanlar tarafından asırlardır sürdürülen bir ibadettir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de kurban kesmeyi hiç terk etmemiştir. Hanefî mezhebinde ağırlıklı görüşe göre dinen aranan şartları taşıyan kimsenin kurban kesmesi vaciptir. Yüce Allah “Şimdi sen Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” (Kevser, 108/2) buyurmuştur. Ayetteki kurban kesme emrinin Hz. Peygamber (s.a.s.) ile birlikte ümmetini de kapsadığı kabul edilmiştir. Kurban her ne kadar namaz, oruç, zekât gibi İslam’ın şartları arasında zikredilen temel ibadetlerden olmasa da Sevgili Peygamberimiz hâli vakti yerinde olanların kurban kesmesini istemiştir.
Bireysel ve toplumsal açıdan birçok faydası olan kurban, dinimizde mal ile yapılan ibadetler arasında yer alır. Bu ibadet sayesinde kişi, Rabbinin rızası uğruna nelerden vazgeçebileceğini bir kez daha hatırlar. Para, mal, mülk, makam, mevki, evlat gibi her türlü varlığın Allah için feda edilebileceğini hisseder. Böylece O’nun sevgisini her şeyden üstün tutması gerektiğini hatırlar. İnancında samimi olduğunu gösterir, takvası artar. Fakirlerin ve muhtaçların hâlinden anlar, paylaşmanın tadına varır. Akraba, eş dost, komşu, yakın ya da uzak inanan tüm kardeşleriyle birlik ve beraberliğini pekiştirir.

1